Felsefe Dersinde P4C Eğitimi Üzerine Kısa Bir Değerlendirme
Günümüzde uygulanan eğitim sistemi içerisinde kullanılan metotların genel olarak öğrencilerde bilişsel yönleri geliştirmeye dayalı sonuç odaklı olduğu görülmektedir. Bu duruma alternatif bir çözüm üretmek amacıyla insanın en önemli özelliklerinin en başında gelen düşünmeyi öğretebilecek yegane alanlardan biri olan felsefe, eğitim sürecinde sadece 10. sınıflarda ve 11. sınıflarda haftada 2 ders saatiyle sınırlandırılmıştır. Oysa düşünmeyi öğrenmek her çocuğun temel hakkıdır. Çocuk düşüncesini özgürce açıklama hakkına sahiptir.(Çocuk Hakları Bildirgesi Madde 13,1959) Bu hak ülke sınırlarına bağlı olmaksızın yazılı, sözlü, basılı, sanatsal biçimde veya çocuğun seçeceği başka bir araçla her türlü haber ve düşüncelerin araştırılması, elde edilmesi ve verilmesi özgürlüğünü içerir. Görüldüğü gibi aslında okul öncesi düzeyde gerçekleştirilmesi gereken ve eğitimin temeli olan düşünmeyi öğrenme yöntemi öğrencilerin karşısına, üstelik didaktik bir metodolojiyle 10.sınıf düzeyinde verilmektedir. Bazı kurumlar ya da öğretmenler kendi çabalarıyla yapılan eğitimlerden faydalanarak okul-öncesi kurumlarda P4C pedagojisini uygulamaktadır.
Gelelim liselerde 10. ve 11. sınıflardaki felsefe dersinin incelenmesine, felsefe dersinde tüm sınıflar düzeyinde temel olarak felsefeyi toplumsal düşüncenin var olan önyargılarından ayırarak, onun kendi varlıksal nedenlerini, ilkelerini ortaya koymak ve önyargılardan oluşan bakış açılarını dönüştürmeye çalışmak son derece önemlidir. Bu kritik olan durum aşılamazsa öğrenci 1 yıl boyunca felsefe dersine karşı sadece bilgisel düzeyde sınıfını geçecek kadar not alıp yoluna devam edebilir. Oysa kaçırdığımız nokta felsefe dersinin temel kazanımlarının yaşamın her alanında insanı dönüştürücü, sorgulayıcı, yaratıcı, özenli, sorumlu bir varlıksal çatı oluşturmasına yardım ettiğinin farkına vardırılmasıdır. Dolayısıyla felsefenin kendine ait ve yaşamın pratiğine dönük olduğu farkındalığından hareketle öğrencilerimizi bu alanda geliştirmeye çalışmalıyız. Felsefenin varlık koşulu olan sorgulamaya dayalı düşünme sistematiğini oluşturmaya çalışmak önceliklerimiz arasında yer almalıdır. Uygulama sırasında, Shel Silverstein, Aldous Huxley, Schiller, Platon Diyaloglar gibi kendi oluşturduğumuz uyaranlardan hareket ederek adım adım sorgulama basamakları kullanılarak, yöntemsel bir çerçeve oluşturabilmek mümkündür. Örneğin Shel Silverstein’ın Eksik Parça eseri öğrencilerle paylaşılarak bir soruşturma yapılabilir. Burada temel olarak sorgulanan felsefenin kendine ait temel kazanımı olan, en temel sorusu ‘Arayış nedir?’ üzerinde soruşturma yapılmakta ancak öğrenci bunu soruşturmanın en sonunda öğrenmektedir. Bu kazanımlar daha sonra uygulanan örneklerle (filmler, Odysseus hikayeleri, kısa filmler, kısa metinler) pekiştirilebilir; dolayısıyla öğrenciler bir konu ya da problemi derinlemesine analiz etmeyi, görüş sahibi olmayı, serbestçe yorumlar yapıp farklı düşünce ve görüşlere eleştirel yaklaşabilmeyi, gerekçeli düşünebilmeyi, felsefi soru sorabilmeyi, doğru akıl yürütebilmeyi öğrenebilirler. Çalışmalar yapılırken öğrencilerde özellikle belirtilen kazanımların gerçekleştirilmesi temel hedef olmalıdır.
- Soru sorma
- Düşünceye katılma/katılmama
- Sebep/gerekçe gösterme
- Örnek /karşı örnek akıl verme
- Sınıflandırma/kategorize etme
- Karşılaştırma yapma
- Bir tanım sunma
- Mantıksal akıl yürütme
- Farklı bakış açılarından hoşlanma
- Diğerlerine saygı ve özen gösterme
Genel olarak lise öğrencilerinde gözlenen problemlerin başında (davranışsal olarak) özellikle birbirlerini dinlemedikleri söylenebilir. Bu nedenle de etkin/aktif dinleme alanında yapılması gereken çalışmalarla bu sorun aşılabilir. Sınıfta oturma düzeni değiştirilerek öğrencilerin birbirlerini görecek ve grup çalışması yapacak şekilde oturmaları sağlanabilir, her bir gruba düşünce deneyi adı altında yeni ve farklı, sorun çözücü problemler verilerek öğrenciler bu sorun çözücü ve strateji geliştirici yaklaşımı deneyimlerken birbirlerini etkin dinleme alıştırmaları yapabilirler. Özellikle derse bir türlü dahil olmayan ya da düşüncelerini ifade edemeyen, ötekini anlamakta zorlanan, demokrasi kültürünü benimseyememiş öğrencilerimizde işbirliği, dayanışma, farklı düşünceler saygı, empati ve sempatinin zamanla geliştiği rahatlıkla gözlemlenebilir..
Kişisel olarak; Dünyada 60 yıldır var olan P4C pedagojisini 2 senedir sınıflarımda uygulamaya devam ediyorum. Her üniteye uygun bir soruşturma buluyor ve kullanıyorum. Öğrencilerde özellikle yaratıcı, eleştirel, işbirliğine dayalı ve özenli düşünmenin gelişimini sağlamasından dolayı son derece kıymetli buluyorum. Ezberci, dogmatik bakış açısını dönüştürmesi açıdan pedagojinin işlevsel olduğunu söyleyebilirim. Bu çalışmaların sonuçlarının ölçülebilir olmasını da önemli buluyorum.
Ayrıca sınıfta kullandığım diğer bir yöntem Sokratik sorgulamadır. Bu yöntemle de sınıf içi performansın artığı gözlenmektedir. Sokratik sorgulamanın etkinliğini belirlemede soru çeşit ve kalitesi çok önemlidir. Bunun yanı sıra sorgulamada olması gereken bazı ölçütler de vardır.
Sokratik sorgulamada kullanılan soru tipleri:
- Açıklama Soruları ( Açıklık kazandıran sorular)
- Önceki bir soru ya da konuyla ilgili sorular
- Varsayım Soruları ( Varsayımlarla ilgili sorular)
- Sebep ve kanıt soruları (olguları, nedenleri ve kanıtları araştıran sorular)
- Köken ya da kaynak soruları
- Öneri ve sonuç soruları
- Bakış açısı soruları (bakış açısını araştıran sorular)
Felsefe öğretmenleri olarak bizlerin üzerine düşen sorumluluğun çok önemli olduğunun farkında olduğumuzu biliyorum. Felsefe kişinin kendini bilme yolunda olmasını sağlarken ötekiyle de ilişki kurmayı ve hakikat yolcuğunda perdeyi birlikte açabilme imkanı tanır. Öğrencilerimizle bu yolculukta yapabileceklerimizin, üretebileceklerimizin oldukça geniş ve derin olduğu gerçeğinden hareketle hepimize bu yolculukta başarılar diliyorum.
Serap Suvaroğlu